Gönlümüzü bazen yıkar gider ufacık bir ima.Bazen bir bakış
yerin dibine sokar seni.Yüreğini pır pır ettiren korkuların gün gelir buluverir,
yada neyi küçümsedin, eleştirdiysen onunla karşılaşır hatta bazen yapıverir
bulursun kendini.
Buz gibi bir hava eserse birgün o an gülümse bi, kendin için
önce bir gülümse hayata, biraz sus sonra.Sonra karar ver; kalbini mi
dinlendirmen daha iyi, yoksa zihnini mi? Cevap vermeli mi, yoksa değmeyecek
biri mi? Sükutun mu bu sefer kılıcın, okkalı sözler mi? Her şeyden önce
kalp kırmaya değer bir mesele mi? Öfke anında dudaklarından dökülenler nefsin
içinse, boşver, sükutun altındır işte o zaman.Ama yanlışa mahal vermeyecek bir cümlen ise,karşındakinin kırılacak olan kalbi değil de nefsiyse, söylemeden gülümse, sonra
yumuşacık işle o yerin dibine sokmaya çalışan bakışları, öyle sessizce ve usulca haykır ki utanarak
indirsin yere gözlerini..
Unutma sormayı kendine; cevap vermen kalp kırmaya değer mi? yoksa cevabın
bir yanlışı düzeltmek için mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim...